23 Şubat 2011 Çarşamba

3,5 saatlik mola...

                                Biraz işlerim vardı dün sabah. İzin almıştım bir gün evvelden, öğlene kadar halletmek üzere. Sabah 7 yoktu daha düştüm yollara. Gök delindi sanki mübarek, gece sel suyu götürdü ama bereket ben çıktığımda yoktu yağmur. Vapur sefamı sonlandırana kadar da yağmadı. Özlemişim vapuru…Aklınızda olsun;  7,20 Konak vapurunda in cin top oynuyor. En fazla 10 kişiydik kaptana arkadaşlık eden. İner inmez baktım da, halk ayaklanmış. Koştur kızım dedim Mutlu, hallet işlerini kafan rahat olsun.
                               Rast gitti de saat 10 civarı özgürlüğümü ilan ettim. Baktım yağmur mis gibi..Şemsiyeye vuran sesi korkutmuyor; çisil çisil, yanlardan ıslatmadan, şemsiyeyi uçurmadan yürütüyordu..Yürüdüm..Diğer duraktan bindim dolmuşa..İstikamet Kordon…Koymuşum kafaya bi kere..Kahvaltı yapıcam.. Yoksa bayılıcam:) Tıkkıdı tıkkıdı tıkkıdı ilerledim aralarındaki kumlardan hafif çamur olmuş arnavut kaldırımlı caddesinde  Gündoğdu’nun.  Nerede yesem ne yesem diye düşünürken baktım hepsinde aynı bezden ilan. Sosis, omlet, kaşar peyniri, beyaz peynir, yeşil zeytin, siyah zeytin, domates, salatalık, bal, reçel, tereyağı ve sınırsız çay 7 TL.  Baktım sobalar da yanıyor.. Allah dedim daha fazla gitme gir birine. Deniz sağımda, elektrik sobam arkamda, kahvaltım önümde, hatta bi 5 dakikalığına da olsa eşim karşımda.  İçimde huzur. Daha ne isterim. {Buraya çaydan başka da resim koymak isterdim ama gözüm nasıl bir şey görmediyse artık aklıma gelmedi tabak doluyken resimlemek..Doydum aklım başıma geldi ama geriye sadece çay kalmıştı:) } 

Hep hayal ettiğim, imrendiğim keyfi yaptıktan sonra gün içinde ailemden daha çok sohbet ettiğim sevgili SETUR’a ziyaret var planlarım arasında... Eşimin işlerini bitirip beni fabrikaya götürmesini beklediğim o süre zarfında değişiklik olsun dedim;  bir de yüzlerini göreyim :) “Bu ses çok tanıdıktı ama!”  diye karşıladılar beni  son derece içten ve sıcak bir şekilde , selamlaşma merasiminden sonra kendimi tanıtınca. İşlerinden alıkoymamak adına kısa tuttum ziyareti..Malum fabrikam da beni bekler..Saat zaten oldu yine su. Aktı geçti zaman… Ankara Asfaltının 26. km’sindeki 1.binanın 1.katındaki odama ulaştığımda saat tam da söz verdiğim gibi 13,30 olmuştu...
                               Günün ilk yarısını hiç olmadığı kadar pozitif geçirmiş olmanın verdiği huzur beni diğer yarıda da idare etti de evimin yolunu gözümün önündeki deniz manzarası;  dilimdeki, yudumlarken burnuma vurmasıyla hoşuma giden buharın sebebi olan çayın tadıyla tuttum..Ne deniz vardı ne de çay o anda.   Değişmeyen tek  şey ; çisil çisil, yanlardan ıslatmadan, şemsiyeyi uçurmadan yürüten yağmurdu..Eşim mi...O hep benimle zaten..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder